25 Şubat 2014 Salı

Tek hayalperest sen değilsin



Ekran siyah beyaza dönüşüyor,sesler yükseliyor ve şarkı başlıyor. 

İlk videosu belgeselin adem ve havvayı anlatıyor canlandırmayla. Mutlu iki insan. Huzurlu ve mutlu. Savaş yok,kavga yok. Sadece birbirini seven iki insan. Sonra ne mi oluyor? Sadece bir meyve için birbirlerinden ayrılıyorlar ve dünyaya ilk gözyaşlarını ve mutsuzluğu tanıtıyorlar. Sonradan birleşseler bile bir kere tattılar ya korkuyu ve üzüntüyü,artık kurtulmaları zor. Cennete gidebiliyorlar mı bilmiyorum ama cennet yokmuş gibi yapamıyorlar hiç. 

Sonra bir anda yakın tarihe geliyor belgesel. Milattan sonralara. Ortaçağa. Gülmek yasak oluyor bu dönemde. Kimse gülemez,kimse neşeli olamaz yoksa disiplin ve saygı gider gibi. Herkes mutsuz,herkes korkuyor yine. Kral bir yalnışlarını görüpte kellelerine vurur mu diye. 

Amerikanın keşfini gösteriyor belgesel. Kızılderililerin kendi topraklarına girerek onları öldürmek,onlara işkence etmek nasıl birşeymiş gösteriyor. Pochahontas ı gösteriyor. Çizgi filminden ne kadar da farklı bir hayat o öyle? Mutlu değilmiş ki o? Tamam belki "Mr.Vertigo" daki Sue Ana gibi ölmüyor ama çok mu hoş ölüm nedeni? Kim ister topraklarından uzak kaldığı için üzülüp ölmeyi? Kim ister yıllarca yaşadığı toprakların birkaç yeni gelen insan tarafından mahvedimesini? Irkına işkence edilmesini? 


Sonra 2. Dünya Savaşı gösteriliyor. 1. de. İnsanların insanlıktan çıkıp iblise döndüklerini görüyorsun. Çanakkale Savaşında 500.000 kişinin öldüğünü söylüyor belgesel. Beredeyse hepsi 18 in altında çocuklar. Eğitimlerinden ve ailelerinden olup ölüme gitmişler.
Kristal gece gösteriliyor. Korkuyu belki bininci kez yaşıyor insan. Camlar kırılıyor,insanlar ölüyor,evler ateşe veriliyor. Bunların nedeni ise zarar gören insanların Yahudi olması. Din ve ırk yüzünden hayatları mahvoluyor gibi bir gecede. Cehennemi görüyorlar sanki. Düşünüyor izleyici,neden birkaç toprak parçası için bu kadar kavga olduğuna,neden insanların dinlerine ve ırklarına göre değerlendirildiklerine.  Ya hiç ırk olmasa,hiç ülkeler olmasa,hatta din bile olmasa nasıl olur diye düşünüyor izleyici. 
Sonra bunun hayal gücünün bir saçmalığı olduğunu düşünüyor. 


O sırada John Lennon şarkıyı bitiriyor. Belki şarkı binlerce kere çaldı belgesel boyunca ama hala tüm belgeseli bitiremedi. Daha neler vardı değineceği bu belgeselin aslında. Ku Klux Klan canileri,Kapitalizmin insanlara yaptıkları,6 Mayısta 3 gencin siyasi görüş yüzünden öldürülmesi, Jim Crow yasaları kaldırılana kadar Martin Luther King in ve siyahilerin çektikleri, görüş farklılıklarından insanların birbirine saldırması... Uzar gider bu liste. 

Belgeselin izleyicisine not: bu belgeseli tek sen izlemiyorsun,bunu belki de televizyonu olan herkes açıp izlemiş olabilir. Belkide tek hayalgücü geniş olan sen değilsin.  Hayal gücü geniş olan diğer insanlarla bir araya gelirsen bu düşünceni gerçekleştirebilirsin. Böylece siyah beyaz olan ekran belki artık gökkuşağının renklerine bürünür.