27 Ocak 2012 Cuma

Melek sesli talihsiz adam

Bu aralar Queen grubunun şarkılarını dinlemeden duramıyorum. Ama kabul edelim ki Freddie Mercury nin sesi bir melek sesi gibi ve insan dinleyince şarkı hiç bitmesin istiyor. Size en iyi 3 şarkısını saymak istiyorum : We are the champions,Mama,Dont stop me now. Freddie nin özel hayatına gelecek olursak...Biliyorsunuz ki bu efsanevi solist talihsiz bir hastalık olan AIDS yüzünden öldü. Ölümü açıklandığında dünyadaki tüm hayranlarını yaşa boğdu. Ama hayranları gibi üzülenler dışında hayranı olmayanlar da vardı. Bu hayranı olmayanlar ikiye ayrılırdı: müziğini beğenmeyen veya hiç bilmeyen masum insanlar ve sırf gay olduğu için ona düşman olanlar. İşte bu ikinci söylediğim grup hemen heryerde karşımıza çıkar. Genellikle, "o gay müzik yapamaz" , "o gay çok başarısız", "o gay kötü bir insan" vb. Laflar kullanırlar. Bu insanları hiç anlamıyorum. Çünkü bir insanın gay olması onun insani yönlerini etkilemez. Sırf gay olduğu için bir insanın hayatta herhangi bir başarısı olamaz diye birşey yok. Çevremizde biliyorsunuz birsürü başarılı insan var gay olsa bile. Hepsi gay olduğunu kabul etmiş. Aslında gay olduklarını kabul etmeleri bile ve bunu utanmadan söylemeleri bile onları bazı erkeklerden daha da erkek yapar. Ayrıca sırf gay olduğu için bir insan kötü olamaz. Bunu ancak o insanı tanıyıp söyleyebilirsiniz. Bu yazıyı neden yazdı bu kız şimdi diye sorarsanız..İnternette Freddie Mercury i araştırıyordum ve bazı insanların yaptıkları yorumları haksız bulduğum için yaptım. Mesela adamın başarısını yazıyorlar bilgi bölümünde alttaki yorumlar aynen buna benziyor:-ıyyyy bu mu başarılı? Ama bu gay!Böyle birşey olabilir mi ya? :S

25 Ocak 2012 Çarşamba

Seninki kaç santim?

Seninki kaç santim?: 600 binden fazla kişinin verdiği destekle lagos ve orfozu kurtardık. Sıra diğer türleri kurtarmakta! Denizlerimizin ve balıkların geleceği için, iş işten geçmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl.

Senin balığın kaç santim?

Greenpeace aktivitelerini daha yeni takip etmeye başladım.internette gezinirken balıkların soyunun tükenmemesi için bir uygulama buldum. Bu uygulamaya katılırsan kendi balığın oluyor ve balığının durumunu bilmen için sana özel bir sayfan oluyor. Sayfanın linkine kaç kişi girerse balığın o kadar büyüyor ve 45 santim olunca bir tişört kazanıyorsun. Ayrıca denizlerdeki balıklara yardım ediyorsun. www.kacsantim.org sitesinden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Bu arada diyetim güzel gidiyor. :) iki gündür detoks yapıyorum ama dün biraz acılı patates kızartması yiyerek bozdum. Bugün daha dikkatli yiyorum.

23 Ocak 2012 Pazartesi

İlk diyet günüm.

Geçen yazılarımda dediğim gibi bugün diyete başladım. Hrşey sabah tartılmamla başladı. Tartı da daha önce hiç çıkmadığım kadar fazla kilo görünce şaşırdım. Ama dün o kadar yedikten sonra vücudun bir kilo su tutması normal. Bende zaten ödem atmak için diyete başladım çünkü son bir ayda aldığım ilaç yüzünden 4 kilo fazla çıktım tartıda. İlacın ödem etkisi varmış ama bir ayda toparlanması gerekirdi vücudumun. Neyse, sabah kahvaltıda portakal ve elma yedim. Daha sonra wii de bir saat boks yaptım. Öğlen activia kahvaltı zamanı diye bir yoğurt çıkarmış ondan yedim ve akşam kereviz salatası yedim. Akşam bir on dakika daha boks yaptım daha sonra wii de. Gece de çok acıkıp bir mandalina yedim. Ama daha sonra birşey yemedim ve bu gün bol lifli beslenmiş oldum.

21 Ocak 2012 Cumartesi

Yeni bir yaşam tarzı :)

Herkese merhaba! Birkaç gündür bloga bakamıyordum çünkü gerçekten çok yoğundum. Ama en sonunda zaman ayırmayı başardım ve işte buradayım ;) neyse son bir aydır vücudumda kilo artışı oldu. Her hafta bir kilo almaya başladım. Bunun önce aldığım ilaç yüzünden olduğunu düşündüm ama iştahım da arttı sonradan :) tam 4 kilo aldım ama herkes kilo almış görünmediğimi söylüyor. Ama ailem kilo almam gerektiğini düşündüğü için annemin yorumlarına güvenemiyorum. Eee durum böyle olunca bende kimseye çaktırmadan diyete başlamayı düşündüm :). Hatta hayat tarzı değişimi diyebiliriz buna. Pazartesinden itibaren kendi beslenme düzenimi tekrar kuracağım. Yazın bu düzenle kilo vermiştim. Hergün spor yapacağım ve sabahları süt ve yulaf veya bol bol meyve yiyeceğim. Bol meyve günlerinde öğle ve kahvaltı birlikte yenmiş gibi olacak. Akşamları ise sebze veya et yiyeceğim. Sadece haftanın belirli bir günü tatlı günüm olacak ve o zaman dilediğim kadar yiyeceğim ve metabolizmam daha hızlı çalışacak. Benim ilk amacım haftada iki veya bir kilo olacak. Benimle birlikte başlamak isteyen olursa lütfen yorum yazsın.neyse iyi diyetler. :)

18 Ocak 2012 Çarşamba

South park

Bu akşam en sevdiğim dizilerden hatta en sevdiğim dizi olan south park var! O kadar mutluyum ki! İlginç değil mi? Dizi izleyeceğim için mutlu oluyorum :) Ama ben böyleyim işte... Her şeye sevinirim. Çok pozitifim anlayacağınız. Ama haklı değil miyim? Kenny nin her bölüm sonunda ölmesine veya Kyle ile yahudi olduğu için alay etmelerine üzülsem bile yinede izlemekten büyük zevk alıyorum. En güzel bölüm diye hiç düşünmedim ama Kenny nin beşinci sezonda geri dönmemek şartıyla öldüğü bölüm resmen evde ağlama krizi yaşamıştım. Stan in herşeyi bok olarak gördüğü bölümde de Kyle a çok kızdım ;) neyse herkes saat on bir buçukta televizyon karşısında e2 izliyor olsun.. İyi seyirler.XOXOShanti

17 Ocak 2012 Salı

Koruyucu meleğim,en yakın arkadaşım:Anne

Geçen sene okulda derste yapacak birşey bulamayınca edebiyatçı kitaplar getirdi. Canım çok istemese bile okumak rastgele bir kitap aldım ve aldığım kitabın üzerinde bana masum masum gülümseyen kıza baktım. Kitap Anne Frank'in Hatıra Defteri'ydi. Kitabın özetine baktığımda zaten beni çoktan büyülemişti kitap. O 13 yaşındaki kızcağız ona ve YAhudilere zor durumlar yaşatan Hitler ve Nazi ler için birkez olsun olumsuz bir tanımlamada bulunmamıştı. İki yıl boyunca minicik bir sığınakta o kadar fazla insanla yaşamaya çalışırken bile kendini şımarık gibi hissetmiş çünkü arkadaşları ve milyonlarca masum insan toplama kamplarınca ölürken onun burada güvende olmasının haksızlık olduğunu düşünmüştür. Anne o minik sığınaktaki iki yıllık yaşamını 13.yaş gününde aldığı hatıra defterine yazmış ve neler yaşadıklarını öldükten sonra bile olsa tüm dünyaya anlatmayı başarmıştır. Anne günlüğüne ileride yazar olmak istediğini yazmıştır,olmuştur da ama malesef kızcağızın bundan haberi olmamıştır.Ders bitince edebiyatçı kitabını geri aldı ve bende okuyamadım. Ama bu kitabı bulmaya kararlıydım. Neyse, daha sonra bütün yazımı bu kitabı bulmak için harcadım ama buna değdi. Anne ergenlikte yaşadıklarını,insanlarla ilişkilerini öyle güzel anlatmıştı ki onu kendime yakın hissettim ve sanki aslında benim yanımda durduğunu düşünmeye başladım. Hiç tanımadığım benden yaşça büyük olan ve yaşamayan bir arkadaşım vardı sanki...bir haksızlık yüzünden canından olmuştu. Yazdıklarından o kadar etkilenmiştim ki onun koruyucu meleğim olduğuna inanmaya başladım. AnneLiese Marie Frank....yani en yakın arkadaşım ve koruyucu meleğim.

16 Ocak 2012 Pazartesi

Karmakarışık bir yazı !

Merhaba,Daha önceki blogumda pek başarılı olamadığım için kendime yeni bir sayfa açmayı ve herşeye yeniden başlamayı düşündüm. Yeni blogumda henüz neler yazacağıma karar veremedim ve uzun bir süre de veremeyeceğim kesin ;) sonuçta bu karma bir blog ve her an herşeyi yazabilirim. Neyse yeni blogum herkese hayırlı olsun :D

Not: aşağıdaki resim benim ;)