30 Kasım 2014 Pazar

Belki bininci kere yazılan bir başlangıç paragrafı

Kabul ediyorum,kötü bir alışkanlığım var: Bloga yazamıyorum! Ne zaman kendime "Haydi,boş zamanın var işte yazsana!" demeye başlasam beraberinde şu soruyu getiriyorum : "Ne hakkında?"

Hazırlığa başladığımdan beri yazdığım yazılar belkide 10 tane bile değildir. Ayrıca hepsininde "aman blog boş kalmasın!" psikolojisiyle "Ha gayret,bir paragraf daha!" tarzında yazıldığı o kadar belli ki...
Blogumu bu kadar boş bırakmanın suçunu başka yerlerde arardım önceden.
Mesela,okuldaki ilk senemde yaşananların etkilediğini düşünürdüm. Okulun yoğunluğu ve insanların kimliğimi öğrenmesinin de buna etkisi olduğunu söyleyerek illa kendimi suçlu çıkarmamak için bahaneler yaratırdım. 

Ama bu sene gittiğim eğitim danışmanıyla konuşurken birşeyin farkına vardım: Bu blog benim patron olduğum ve herşeyi istediğim gibi yapabildiğim tek yerdi. Bu şansımı neden görmezden geliyordum? O anda uydurduğum bütün bahaneleri unuttum. Okulda yaşadıklarım ne olursa olsun hayat devam ediyordu ve blogumun okulla alakası yoktu. Derslerin yoğunluğu mu? Zaten ortalama bir öğrenciydim ve o bir saatlik boş zamanlarda yazmamak tembellikten başka birşey değildi. Kimliğimi öğrenmelerini de boşuna gözümde büyüttüğümü farkettim. Sonuçta okumak istemeyen okumazdı ve "ay bunu neden yazdın ki?" diye soranlara gülüp geçilebilirdi. 
Ayrıca yazacak birçok konum vardı. Bu yazı verimli geçirmeye çalışmış ve CV'm için uğraşmıştım. Bir kitap evinde staj yapmış, her ne kadar 2 dersten ibaret olsada Yunanca derslere başlamış, solfej dersleri almış ve Fransa'da yaz okuluna giderek yabancı dilimi geliştirmiştim. 
Cidden, ben bunları neden yazamamıştım ?
Şuanki hayatım da birsürü yazılacak şeyle dolu. Şan dersi alıyorum,IELTS için ders alıyorum,Lape hastanesinde gönüllüyüm,MUN kulübündeyim ve Felsefe kulübüne adımı yazdırdım. Bunun yanında "sözde" fitness a başladım ve zayıflayacağım. Ama şuan en son taktığım şeyin fiziğim olduğunu size samimiyetle söyleyebilirim.  
Hazır beslenme ve diyet konusuna geçmişken size bloguma düzenli yazmamı da sağlayacak projemden bahsetmek istiyorum. 

Belli bir dine inanmadığımı ve herkesin 18 yaşına geldikten sonra kendini hangi dine yakın hissediyorsa onu seçmesini savunduğumu biliyorsunuzdur belki. Ben de seneye yetişkin olacak bir kız olarak dinleri daha iyi tanımam gerektiğini düşünüp sürekli ertelemekte olduğum kutsal kitapları okuma projesini başlatayım dedim. Ancak bu sefer projeyi güçlendirmek amacıyla her dinin belli bir süre orucunu tutup deneyimlerimi sizinle paylaşmak istedim. Malum önümüzdeki ay Noel var. Bu yüzden ilk Hristiyan orucu ve İncil ile başlamak istedim. Dün başlayabildim ve Noel'e kadar oruç tutacağım. Bu süre içerisinde İncil okuyarak Hristiyanlık hakkında daha çok şey öğreneceğim. 

Hristiyanlıkta oruç hakkında bilgi vererek başlamak istiyorum. Aslında çok kısa bir bilgi vereceğim. Hayvansal gıdalar ve hayvansal gıdayla yapılan yemekler yasaktır. Ancak kansız olduğu için kalamar,karides,istiridye gibi deniz ürünleri yenebilir. Ben şeker de yemeyi düşünmüyorum çünkü yapay bir gıda ve zaten çikolata,sütlü tatlı yenmediğinden geriye sevdiğim bir tatlı kalmıyor.
 
İlk günümü güzel idare ettim ama bugün kalktığımda çok açtım. Bu yüzden çerez ve meyveyi biraz fazla yemiş olabilirim.
Umarım sağlıklı bir şekilde projemin ilk aşamasını bitiririm:)