28 Şubat 2013 Perşembe

Hosgeldin Ruzgar

Baslaiga bakinca size siir paylasacagimi falan sanmis olabilirsiniz. Ama hayir, ben size Ruzgar 'i yani bizim tanidigimiz eski Nil'i anlaticam.
Cogunuzun zaten Hurriyet te Ayse Arman in roportajindan haberiniz oldugunu biliyorum. Ama Ruzgar beni verdigi cevaplar ve ozgurlugune kavusma hikayesi ile o kadar etkiledi ki buraya da onun icin bir yazi yazmam gerektigini dusundum.

Ruzgar,26 yil once "Nil" olarak dunyaya geldi. 5-6 yaslarinda diger kiz cocuklarindan farkli oldugunu anlamaya basladi. Onun yasiti olan kucuk kizlar hep pembe elbiseler,barbie bebekler ve cicekli bocekli seyler dusunurken, o ayni kendi yasiti olan erkek cocuklari gibi seyler dusunuyordu: oyuncak arabalar,futbol... Ne zaman evcilik oynanacaksa hep baba olurdu o.
Cok iyi futbol oynardi ve mahallede hep erkek cocuklarla takilirdi. O zamana kadar bunun sadece hosuna gittigi icin oldugunu sanardi, ta ki 14 yasina kadar. Artik buyumustu ve ergenlik doneminde bir genc "kiz"di. Iste tam bu yasta kendisinin kiz degil tam bir erkek oldugunu anladi. Faketti ki kizlardan hoslaniyordu ama bir kadin bedeni icindeydi.

Bu sirada annesi onu 10 yasindayken ajansa kaydetmisti ve 15 yasindayken ilk reklam filminde oynamisti Nil. Bu reklam Molped reklamiydi ve bu reklam ona bir suru reklamda oynama sonrasinda da ilk defa bir dizide oynama sanslarini kazandirdi. Daha sonra onu birsuru dizide gorduk.

Liseye gidiyordu ama bu onun icin biraz iskence gibiydi. Kendi deyimiyle "gizli liste" ye uymak zorundaydi ki kimse onun hissettiklerinden suphelenmesin. Diger kizlar gibi etek giymek zorundaydi,onu en cok rahatsiz eden seylerdendi bu. Ama kiz gibi gorunmeliydi.


Cok guzel bir kizdi. Bu is te onu rahatsiz eden birseydi. Cunku guzel olunca erkekler ona asiliyor,hoslaniyor ve ona asik oluyordu.

Uzun bir sure boyunca hissettiklerini kimseye anlatmadi,hep icinde sakladi. Basarili bir oyuncuydu. Sanki bir kadinin rolunu oynayan erkek gibiydi ama rolden cok sikilmisti. Yine kendi deyimiyle sanki bir hapishanede gibiydi ve bir an once o parmakliklarin ardina gecip ozgurlugune kavusmak istiyordu. Yani artik bir an once erkek olmak istiyordu.

21 yasina geldiginde artik birine hissettiklerini anlatmanin zamaninin geldigini farketti ve annesine gitti. O escinsel degildi,sadece icinde bir erkek ruhu vardi. Ailesi de ona hep destek oldu bu konuda. Ama tabiiki alisildik bir durum olmadigindan biraz zorlandiklari da oldu.

25 yaslarindayken yasadigi psikolojik sorunlar artik onun bu kadin bedenine katlanamayacaginin bir gostergesiydi. Artik ozgurlugune kavusmanin ve ozune donmenin zamaniydi onu icin. Oyunculugu cok seviyordu ama hep bir kadini canlandirmasi onu ozunden uzaklastiriyordu. En sonunda erkek bedenine gecmek icin ilk adimi atti. İlk basta psikologa gidip neler hissettigini anlatmasi gerekiyordu. Daha sonra doktor gozetiminde hormon almaya basladi ve yavas yavas erkek bedenine girmeye basladi. En sonunda ise ameliyata girip tam bir erkek oldu.
En sonunda mutluydu,en sonunda o 26 yillik yalnizligi gitmisti yani en sonunda hapishaneden cikip evine donmustu.
Artik Nil olmustu ve Ruzgar onun yerine dogmustu. Hani reenkarnasyon bardir ya, ruhun olmez ve beden oldukten sonra baska bir bedende sifirdan baslar. İste ayni ona benzettim ben bu olayi. Ayni ruhtu yine ama baska bir vucutta ve sifirdan baslamis bir zamanda.

Ruzgar icin bir suru sey soylendi. Bazilari askere gidip gitmeyecegini,bazilari sevgilisi olup olmayacagini,bazilari da soyadini degistirip degistirmeyecegini dusunuyorlar. Bence bu sorulari onlar degil de Ruzgar in dusunmesi ve eger kendi isterse Turkiye ye duyurmasi gerekir.

Bazilari ise acimasiz elestiriyorlar ki bu insanlar genellikle homofobik veya aptal oluyor. Onlara sunu soylemek istiyorum: Ruzgar kendisinin escinsel olmadigini zaten soylemis,olsa bile kimsenin onun hakkinda boyle konusmaya hakki yok. Ayrica Ruzgar in cinsiyet degistirmesi sizi neden bu kadar rahatsiz ediyor da onu olumle tehdit ediyorsunuz? " Benim hayatım, benim seçimim, benim cinsel organım… Kimseyi ilgilendirmez. Kimseye laf düşmez. Böyle düşünüyorum." demis Ruzgar. Iyi de demis!

Bir yandan da ona destek yagiyor. Ben de destekliyorum onu. Onun hep arkasindayim!

Ben onun ozgurlugune kavusmak icin ve dikkatleri uzerine cekmmemek icin harcadigi emeklere hayran kaldim. O gercekten cok ama cok ozel bir insan. Nil i tekevizyonda cok guzel bir kiz olarak tanimis ve hayran kalmistik ama bu Ruzgar a da ilk goruste hayran olduk. Cunku cok cesur ve cok rahatti.
Ruzgar a yeni hayatina hosgeldin diyor ve ona basarilar diliyorum. Umarim cok mutlu olursun,olacagini biliyorum.

15 Şubat 2013 Cuma

Bayan Miep...

Sevgili Bayan Miep Gies,

Nereden baslasam bilemiyorum cunku ayni seyleri belki de Otto Amca ya da yazmistim. Size ne kadar minnettar oldugumu soylememe gerek yok sanirim. Nasil minnettar olamam ki? Siz benim koruyucu melegimi ve ailesini elinizden geldigince iyi bir sekilde sakladiniz ve onlarin daha erken bir sekilde olmesini engellediniz. Tabii ki bunu yalniz basiniza yapmadiniz. Otto Amca o kadar sansliydi ki aslinda,dunyanin en sadik calisanlarina sahipti. Hicbir zorunlulugunuz olmadigi halde onlari korudunuz ve sakladiniz. En onemlisiyse Otto Amca yardim istediginde hic dusunmeden kabul ettiniz bunu. Siz gercekten meleksiniz,hepiniz!: Siz,Bayan Bep,Bay Kleiman ve Bay Kugler.

Siz benim icin cok ama cok degerlisiniz. Cunku sayenizde Anneliese i tanidim,daha adaletci ve daha vicdanli bir insan oldum. O gun yani o lanetli gun gunlugu hemen saklamasaydiniz ben asla bu blogu kuramayacaktim,asla bu savastan haberim olmayacakti,asla vicdanli bir insan olamayacaktim. Beni koruyucu melegim le tanistirdiginiz ve daha iyi bir insana donusturdugunuz icin size tesekkur ederim.

Sizi malesef cok uzaklara tasindiginizda tanidim. Tabiiki cok uzuldum ama bir yandan da sevindim. Cunku tum sevdiklerinize kavustunuz tasindiginiz yerde. Anneliese e , Margot a , Otto Amca ya,Edith Teyze ye, Van Pels Ailesi ne ve tabiiki aralarinda esinizin de oldugu sadik is arkadaslariniza. Lutfen onlarin hepsine birer birer minnettar oldugumu hepsinin kalbimde ozel bir yeri oldugunu soyleyin. Anneliese in ise artik bir parcam haline geldigini ona iletin. Belki bunlari yazarken ben duyuyorlardir zaten ama siz yine de soyleyin bunlari.

Sevgililer Gununden bir gun sonra dogmussunuz. Ne kadar guzel! 4 yildir yanimizda degilsiniz ama ondan onceki 100 yil herseyi gormussunuz. Keske sizi daha once tanisaydim diye uzuluyorum bazen. Keske daha once tanisaydim da sizi belki bir gorme sansim olurdu diye dusunuyorum. Tabiiki Anneliese in en yakin arkadaslari hala burada ve umarim tasinmaya uzun bir sure sonra karar verirler,hepsi cok degerli benim icin ve onlardan ogrenecegim cok sey var. Ama siz o lanetli gunu,ev yasamlarini,eglencelerini yani herseyi gordunuz. İnanin burada olsaydiniz gorusmek icin sizinle neler yapmazdim.

Sizi cok ama cok seviyorum.
Tesekkur ederim,hersey icin
İyiki dogdunuz,Mutlu 104. yaslara
Herkesi cok sevdigimi iletin
Hoscakalin.



11 Şubat 2013 Pazartesi

Internet beni satin aldi

Uykusuz her gece
Bu soguk kahvede
Sabahlari bazen gunlerce
Rruyalarima gelme diye
Uykusuz her gece
Yorgunum olesiye
Unutur muyum seni
Yorulsam her gece?

Bir an bu sarkinin cok uygun oldugunu dusundum bu yaziya. Cunku hem uykusuzum hem de yaziyorum bloguma. Ayrica tum gun bu sarki aklima takildi o da ayri bir neden:)


Uzun zamandir yeni yazi yazmak icin ilham gelmiyor diye uzuluyordum. Neden boyleydi? Neden yazamiyordum? Yazin haftada en az iki kere bloguna yazan ben artik 20 gunde bir zar zor yazmaya baslamistim. Mutlu muyum bundan peki? Hayir!

Nedenini tam ben de bilmiyordum. Ilk once okulda cok yoruluyorum,derslerden zaman kalmiyor diye diye bunun benim sucum olmadigini savunuyordum. Ama dersler de bir yere kadardi. Zaten fazla olsa da dersler, ben cok caliskan sayilmazdim. Her zaman takdirle ve hepsi 5 olan bir karneyle gecmeye alismistim aslinda ama bu sene birakin takdiri ve 5 notunu bir onur belgesi bile alamadim! Bu karneyi gorunce zaten sorunun dersler olmadigini,benim baska seylere kafami cok yordugumu farkettim(gec bile olsa).

Ilk once ne zamandan beri az yazdigimi dusundum. Okul basladigindan beri yazmiyordum duzenli olarak. Peki o donemlerde ne yapmistim da bu benim ilhamimi goturmustu ve blogumu sabote etmisti? Onu da bugun farkettim. Sorun ask.fm di. Okul basladigi zamanlarda kendime bir ask.fm hesabi acmistim ve blogumla mesgul olacagima daha cok orada zaman gecirmeye baslamistim. Her gun 100 kadar soruya cevap veriyordum neredeyse. Ama bugun Shanti nin blogunu okumus olanlardan biri son yazimin cok sikici oldugunu ve ne zaman yeni yazi yazmayi dusundugumu sormus. Daha sonra ne yazarsam ve nasil yazarsam begenilebilecegini sordum ona. Gunluk seylerden bahsetti: okul,hayat,dedikodu:D... Ama bunlari zaten yaziyordum. Ayrica Din konusuna cok degindigimi ve hep ayni seyleri yazdigimi dusundugunu soyledi. Aslinda hakliydi. Bu konudan konusmayi cok seviyorum ama her zaman ayni konuyu yazmak okuyuculara fenalik verebilir ve ben bunu dusunemedim:D Son olarak bana ask.fm de zaman gecirecegime blogumla ugrasabilecegimi soyledi. Yine ilham gelmiyor diye karsi ciktim ama hakliydi da belki. Belki de bilgisayarda vakit gecirmem ilhamimi elimden almis,beni hamlastirmis ve belki de tum hayatimi etkilemisti.

Yazinki halim ve umutlarim aklima geldi bir an. Hayatim cok canliydi. Her gun 1 saat yuruyus yapiyor, arkadaslarimla disari cikip bol bol geziyor, kitap okuyor, film izliyor, hatta bazen cok buyuk maceralara atiliyordum. Ayrica vucudum da suankinden farkliydi. Oldugumdan 5 kilo daha zayiftim ve iradem daha fazla vardi. Kis icin kendime planlar yapmistim. Her gun belirli bir saat derslerime bakacaktim, haftada 2 gun pilates yapacaktim, diger zamanlarda da bol bol gezecektim.

Ama ne oldu? Ilk basta bir ask.fm hesabi actim. Sonra oyunlar yukledim Ipad ime. Sonra bilgisayar basinda dizi izlemeye basladim ki normalde ayni anda 30 tane dizi izleyen insanlara gicik olurdum. Ne zaman ararsan,sorarsan dizi izlediklerini ogreniyorsun ve bu izledikleri dizi her gun degisiyor. Iste ben de onlardan oldum sonunda. Hatta oyle ki dizi izleyemiycegim zaman aglamaya basladigim zamanlar oldu. Daha sonra ise gunde 5 saatten fazla internette zaman gecirdigimi anladim.

Normal hayatimdaki bazi bozukluklar belki de bu internet bagimliligi yuzunden cikti. Belki de bu yuzden ailem disari cikarken ben kendimi eve kapayip 5 saat boyunca dizi izledim. Belki de bu yuzden sporu azalttim,interneti arttirdim ve kilo almaya basladim. Belki de bu yuzden bilgisayar basinda abur cubur yemeye basladim. Kisacasi, bilgisayar yuzunden belki de hayatim cok sikici ve cekilmez oldu.

Simdi dusunuyorum, ne kadar cok film kacirdim bu sene,ne kadar dikkatsiz beslendim,ne kadar disiplinsiz oldum,ne kadar az uyudum. Neden bunlari internete tercih ettim ki?:(

Bu kadar sorgulayici bir yazi yazdiktan sonra yeni kararlarin zamaninin geldigini farkettim simdi:D
Artik bilgisayari sadece belli bir sure kullanicam. Yine kullanicam ama 5 saat yerine 2 saat kadar. Onun yerine kitap okumaya tekrar basliycam cunku tum bildigim seyleri,ilgilendigim konulari unutmus gibiyim. Onlari tekrardan hatirlamak guzel olur bence. Ayrica daha fazla spor yapip dikkatli beslenicem. Arkadaslarimla da bol bol gezicem. Tabiiki odevleri yapicam ama onun da belirli bir saati olacak. Yani hayattan zevk almaya tekrar basliycam ve interneti bir sure unutucam.

Belki sikici ve sacma bir sekilde yazdim ama soz veriyorum artik bloguma daha cok zaman ayiricam ve daha guzel yazicam. :) ayrica yazinin basinda da soyledigim gibi uykusuzum suan ve ne yazdigimi inanin ben de bilmiyorum suan:D

Diger yazima kadar size AU REVOIR okuyanlarim:)