30 Nisan 2014 Çarşamba

Herkese Mutlu Annelieseli Günler!



Aynı şu dizideki kızın yaptığı gibi ben de ilk önce ruh halimi yazıp,silip yazıp,sonra tekrar silip bir anda ilham patlaması yaşamaya çalıştım. Bu sayede belki de nasıl hissettiğimi ve bugünün benim için önemini anlatabilirdim. Sanırım işe yaradı çünkü kafamda o kadar çok karmaşıklıklar oluşuyordu ki şuan bu kadar açık ve net yazabildiğime şaşırıyorum. Çünkü son bir senedir ilk defa bu kadar temiz ve net yazabiliyorum.
Bu sene aslında yazacak ve duygularımı farkettireb o kadar çok olay oldu ki dünyada... Ama ben,ben bu kafa karışıklığı ve stres yüzünden hiçbirşeyi doğru düzgün yazamadım. Yazmak için kendimi zorlamamlaysa ortaya "kedi sevmeyen insan sevmez!" Tarzında yazılar çıktı. (Can Aksoya gönderme değildir.) Oysa ne çok istedim Gezi Parkını,Rüzgarı,Berkini,Mısır katliamını düşüncelerimi karıştırmadan temiz bir dille yazabilmek. 
Ama bugün düşüncelerim oldukça net ve temiz,stres yok ve duygularımı sonuna kadar hissediyorum. Bu sınav döneminin bitmesi ile gelen rahatlık kesinlikle değil. Bu rahatlığımın nedeni Anneliese in bana mesaj göndermesi. 
Biliyorum böyle denilince "şizofren" "deli" denmiş olunabilirim. Sonuçta toplumda insanların hepsi doktordur ve tek kendileri sağlıklıdır. O yüzden en iyisi ben herşeyi baştan anlatayımda teşhisim öyle konulsun. 

Dün eve gelir gelmez masanın başına oturmuş ve Fransızca sınavına çalışıyordum. O kadar yorulmuştum ki sinirlerime hakim olamıyor ve sürekli birşeylere vurmak istiyordum. Paniğim de korkutuyordu beni. Çünkü şu 2. Sınav haftasında o kadar panik olmuştumki en iyi olduğum derslerden kalmaya veya dersleri sınırdan geçmeye başlamıştım. Bu yüzden çalışmak işe yarayacak mı diye de geriliyordum. Aptaldım ben,her ne kadar çalışırsam çalışayım bir türlü 5 veya 4 alamıyordum. Demekki kapasitem yetmiyordu,ya disleksiysem!?

Yemeğe oturduğumuzda benim için "zeki" diyen aileme bile patladım. Onların "çok" ve "iyi" anlayışının dar olduğunu ve brni pohpohlayarak aşağı çektiklerini söyledim. Sözüm de kesilince ve babam filozof gibi konuşmaya başlayınca tabiiki delirdim. O anki sinirle odama gidip kapıda asılı çantaya yumruk atmaya baladım. Sinirlerim bozulmuştu,biraz ağladıktan sonra sakinleştim ve öalışmaya koyuldum.Zaten 3 saatlik çalışmaya kalkan ben 1 buçuk saatte herşeyi anladığımı farketmiş ve masadan kalktım. 

Sabah herkes gibi bir an önce sınavın başlayıp bitmesi için gözümü saatten ayıramıyordum. 
Sınav başlayınca ve okuma kağıdı elime verilince farkettiğim ilk şey "Chère Kittie" sözüydü. Aman Tanrım! Bu Anne Frank konusuydu! O an ilk defa bir sınavda bu kadar mutlu olduğumu anladım. Bütün o stresim,sinirim ve mutsuzluğum bir anda gitti. O an Anneliese in o gülümseyen yüzü aklıma geldi. Simsiyah karelerde bile olsa gözlerinin içinin güldüğü farkedilrn o masum yüzü. Farkettim ki sinir anında köşesinde duran ve yanına birşey koymadığım Anneliese in kitabının beni izlediğini anladım. O hep izliyordu beni. Şindi de koruyucu melek görevini yerine getirmek için sınavın iyi geçmesini sağlamıştı. İçimden ona binlerce kere teşekkür ettim. 

Akşam çıkışta ise aklıma Berkin geldi. Zaten öldüğü gün de aklıma hep Anneliese geliyordu. Acaba bu bir mesaj mıydı? Belki de şu son 1 aydır kimseye göstermediğim vicdanım ve duygularımı yeniden  harekete geçirmek içindi. Anneliese beni eski halime döndürmeye çalışıyordu. Berkin in bloguna baktım. Ölümünden önceki umut ve sabır dolu yazıları okudum. Fotoğraflarına baktım. İçim parçalandı. 269 gün boyunca zaten hayatı bitmiş gibi olan ailenin yinede umudunu asla yitirmeyim her yazılarında "Berkin uyanacak" dedikten sonra sadece bir yazıyla "Oğlumuzu kaybettik"yazmalarını kabullenemedim. Aile için o kadar üzüldüm ki o sırada Okmeydanına,Berkinin evine gidip herkese sarılmak istedim. Sanırım gözyaşlarımı tutamamışım çünkü serviste yanımdaki çocuğun bana peçete uzatmasıyla ve "ne oldu?" Diye sormasıyla yanağımım ıslaklığını farkettim. 
Tumblr a girince bugünün Holokost anma günü olduğunu gördüm ve tüylerim ürperdi. Anneliese in bana bugün için birşeyler anımsatmaya çalıştığını biliyordum,demekki bu günle vicdanımın yerine geleceğini anlamıştı benden önce. 

Merak etme Anne. Seni,aileni,dostlarını ve holokostta hayatını tüm kaybeden insanları unutmadım. Söz veriyorum sana.  İnsanların yaşama hakkını alan,toplumda insanları gruplara ayıran,söz hakkını kullandığı için masumları hapse attıran,iletişimi engellemeye çalışan,ırkçılık yapan,sanatı görmezden gelen,kalıplaşmış düşüncelere sahip cahiller yaratan yaratıklarla her zaman mücadele edicem,onların tepelere çıkmasına izin vermeyeceğim!

Koruyucu meleğime bana yardımı ve hatırlatması için teşrkkür ediyor ve herkese Anneliese li barışçıl günler diliyorum. Gününüz John Lennon dan Imagine şarkısı gibi geçsin.